9 Aralık 2011 Cuma

Socrates Röportajı



Socrates: Brezilya erkekleri çok centilmendir.

İnsanların sürekli güzel oyundan bahsettiğini duyuyorum. “Şu takım güzel futbol oynuyor, şu oynamıyor…” Bununla neyi kast ettiklerini bir türlü anlayamıyorum.

Socrates: Bence futbol, dans etmeye fazlasıyla benzeyen bir spor. Nasıl ki dansta iyi prova edilmemiş koreografiler varsa futbolda da oyunun kendisinden daha güzel fiziksel ifadeler var. Ve futbolun bir oyun olarak, bir yarışma olarak öyle bir özelliği var ki; kötü takımın maçı kazanabildiği belki de tek spor. Gerçekten olağanüstü! Çirkin güzeli yeniyor…

Resimle karşılaştıracak olursak; fırça darbeleri ne kadar güzel olursa olsun bazen ortaya güzel bir eser çıkmaz diyebiliriz…

Socrates: Elbette, eseri kimin yaptığına bağlı…

Ve resimde olduğu gibi anlamı esere aktarmak gerek. Futbolun da gerçek anlamı gol atmak ve maçı kazanmaktır…

Socrates: Bilmiyorum. Ben futbolu sanat olarak görüyorum. Günümüzde birçokları futbolun bir yarışma, bir yüzleşme ya da iki rakip arasındaki bir savaş olduğunu düşünüyor. Ancak her şeyden önce futbol sanatın bir biçimidir. Bir grup ressamın stüdyoda aynı şeyi yapmaya çalışmasına benzer. Bazıları kendine has yetenekleriyle öne çıkarken diğerleri de başka yönleriyle dikkat çeker. Ancak sonuçta herkes sanat uğruna işini yapar ve seyirciler hem bu sanattan, hem de fiziksel ifadesinden etkilenir. Futbolun en önemli özelliklerinden biri de eşitlikçi bir oyun olması ve her türden yeteneğe ya da yeteneksizliğe kucak açmasıdır. Ayrıca farklı özellikleriyle diğerlerinden ayrılan insanların bulunduğu bir sosyal gruptan oluşur. Futbolda herkes aynı yerde, aynı hedef doğrultusunda hareket eder.

Mimaride bazı eserlerin basit ve işlevsel olması, onları güzel kılar. Futbolda da örneğin Mourinho’nun oynattığı oyunu düşünecek olursak (ki eminim siz bunun güzel oyun olmadığını düşünüyorsunuz) işlevselliğin ön plana çıktığını görüyoruz…

Socrates: Sanatın her dalı, belli bir kültürün ifadesidir. Elbette örneğin; Brezilya ile Almanya’nın kendini ifade etmesi arasında belli farklar olacak. Bugün bile dünyada iletişim bu kadar yaygınken ve kültürler iç içe geçmişken arada önemli farklılıklar var çünkü hepimiz farklı karakterlere ve dünya görüşlerine sahibiz. Bu aslında sanat eserlerini karşılaştırmak gibi – daha önce tablolardan bahsettin – bir şey. Orijinal bir Van Gogh eserini sahtesiyle kıyaslamaya benziyor. Bunlar tamamen farklı iki şey, sanatın iki farklı biçimi. Biri temel olarak özgünlük taşıyan ve harika bir sanatçı tarafından yapılmış bir eserken, diğeri tekniğe dayalı ve sanatın kendisiyle fazla alakalı olmayan bir kopya. Kopya belki uzun bir çalışma sürecinin ardından yapılmış olabilir ancak asla orijinalinin sanatsal özelliğine sahip olamaz. Biri ruhu temsil ederken diğeri bedene yöneliktir.

1982 Dünya Kupası’ndaki İtalya maçında alacağınız beraberlik tur atlamanıza yetecekken siz yine de sahaya kazanmak için çıktınız ve güzel bir futbol oynamaya çalıştınız…

Socrates: O maç Dünya Kupası tarihinin en iyi maçıydı. İtalya da çok iyi oynamıştı ancak insanlar bunu pek hatırlamaz. Tabii Brezilya olarak gerçekten de büyüleyici bir performans sergiledik. Zaten o turnuvada diğer takımlardan daha iyi olduğumuzu herkese göstermiştik. Belki de o maçı bu kadar unutulmaz kılan da yenilmemizdi. Ama futbolda ne zaman ne olacağı kestirilemiyor. Açıkçası o takımın bir Dünya Kupası’nda boy göstermiş son iyi milli takım olduğunu düşünüyorum. Yani oynanan futbolun güzelliği, bir takım halinde mücadele etmemiz, aynı zamanda bireysel yetenekleri de ön plana çıkararak oynamamız açısından…

Kupayı kazanamayan en iyi takım olmak da önemli bir şey olsa gerek…

Socrates: Evet, bence kazanmak hiçbir şeydir!

“Kazanın ya da kaybedin, ertesi gün…” gibisinden bir şeyler söylemiştiniz…

Socrates: Evet. Sonuçta burada sanattan bahsediyoruz ve sanatta en önemli şey onu ifade edebilmektir. Sanatın anlamı budur. Artık bunun işe yaraması ya da yaramaması size bağlı değil. Siz sadece sahip olduğunuz şeyleri göstermelisiniz. Önemli olan elde ettiğiniz zafer,  kazandığınız başarı ya da güzellik değildir. Önemli olan sanatla aranızdaki ilişkiyi kurduğunuz bağlamdır. Gerçek hayatta sadece kazanmak isteyenler aslında başkaları tarafından onaylanmak ister. Sanat yapanlar ise bunu kendileri için yapar ve dünyaya kim olduklarını göstermek ister.

Çok teşekkürler…

0 yorum:

Related Posts with Thumbnails